Bugüne kadar Allah için bir gayret ortaya koyup da karşılığında toplumlarından tepki görmeyen gönül eri yok gibidir. Elbette bugün yaşanılanlar ilk olmadığı gibi son da olmayacak. Zira bu konudaki tavzif, mirasla elde edilen bir kıymet değil, büyük meşakkatlere katlanılarak icra edilen bir vazifedir.
Melik’in atıyyelerini, ancak matıyyeleri taşıyabilir. Zaten risalet de bir seçmeyle başlamıyor mu? Konuyla ilgili Efendimiz’e yol gösteren Kur’ân, âdeta kendisinden önce böyle bir tavzif yokmuşçasına şaşkınlık yaşayan kavmine karşı, ‘nevzuhûr bir nebi olmadığını’ söylemesini tavsiye ediyor. Öncekilerin çile üstüne çileyle yoğrulan hayatlarına vukûfiyet, aynı zamanda günün problemlerine karşı direncin en büyük tiryakı değil mi..?