a) Abdest Öncesi Hazırlık

Abdest almadan önce tuvalet ihtiyacı olabilir. Bu hususla ilgili olarak “istibra” ve “istinca” kavramları üzerinde durmamız gerekir.

İstinca ve İstibra ne demektir?

Büyük ve küçük abdestlerden sonra temizlenmeye istinca, küçük abdesten sonra tenasül uzvunda idrar kalmaması için özen göstermeye istibra denir.

Özellikle erkeklerin bu idrar kesilmesine dikkat etmeleri gerekmektedir. Çünkü abdest aldıktan sonra bir damla bile olsa sızan idrar abdesti bozar. Hatta bazıları, mevzunun ehemmiyetini bildiği halde özen göstermeyip öylece namaz kılan insanı, kasten abdestsiz namaz kılan insana benzetmişlerdir.

İstibra için, küçük abdestten sonra, öksürmek, tenasül uzvunu sıvazlamak, biraz yürümek, öteden bu yana fıkıh kitaplarımızda tavsiye edilegelen şeylerdendir. İstibradan sonra tenasul uzvunu yıkama ve o mahalli bir bez ile veya tuvalet kâğıtları ile kurulama yapılmalıdır.

Üzerinde hassasiyetle durulması gereken istibra ve istincadan sonra şimdi abdeste geçiyoruz.

b) Abdestin Farzları

Bir temizliğin abdest sayılabilmesi için onda bulunması zorunlu olan ana unsurlar vardır. Abdestin farzları ayette zikredildiği üzere dörttür: “Ey iman edenler! Namaza kalkmak istediğinizde yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedip, topuklarınızla birlikte ayaklarınızı da yıkayın.” (Mâide 5/6)

* Yüzü yıkamak

* Kolları dirseklerle birlikte yıkamak

* Başı meshetmek

* Ayakları topuklarla birlikte yıkamak

Hanefîlerin dışındaki mezheplerde bu sayılan dört farzla birlikte başka farzlar da vardır. Şöyle ki, şafiî mezhebine göre niyet ve tertibe riayet etmek (abdest azalarını sırasıyla yıkamak) de farzdır. Malikî mezhebine göre niyet ve “delk” yani abdestte yıkanan uzuvları ovalamak da farzdır.

Hanbelî mezhebinde ise niyet ve “müvâlât” yani abdest azalarını yıkarken arada fasıla vermemek/bir uzuv kurumadan diğerini yıkamak farzdır.

c) Abdestin Sünnetleri

Abdestin sünnetleri şöyle sıralanabilir.

* Abdest almaya niyet etmek.

* Başlarken besmele çekmek.

* Elleri bileklerle birlikte üç defa yıkamak.

* Ağız ve buruna su çekip iyi bir ağız ve burun temizliği yapmak.

* Misvak kullanmak veya dişleri fırçalamak.

* Sakalın içine su girmesini sağlamak.

* El parmaklarını birbirine sokup ovuşturmak.

* Başın tamamını bir defada meshetmek.

Abdest alan bir kimse, iki avucunu ve parmaklarını başının ön kısmından başlayarak arka kısmına kadar, başın tamamını kaplayacak bir şekilde arkaya doğru çekerek mesheder.

* Boynu meshetmek.

* Abdest uzuvlarını yıkarken sıraya uymak.

* Abdeste sağ uzuvlardan başlamak, uzuvları üçer defa yıkamak ve

iyice ovmak.

* Abdesti ara vermeden tamamlamak.

d) Abdestin Adabı

Abdestin adabından maksat, abdestin farzlarının ve sünnetlerinin daha uygun şekilde ve ortamda, mükemmel olarak yerine getirilmesini sağlamaktır. Abdestin birçok edebleri vardır. Başlıcaları şunlardır:

* Abdest alırken mümkünse kıbleye dönmek.

* Abdest suyunu vücuda ve elbiselere sıçratmamak.

* Dünya işlerine ilişkin konuşmayıp abdest dualarını veya bilinen duaları okumak.

* Suyu ölçülü kullanmak.

* Abdest sonunda kelime-i şehadet getirmek.

* Abdest aldıktan sonra, eğer kerahet vakti değilse, iki rekât namaz kılmak.

e) Abdesti Bozan Haller

Şu durumlarda abdest bozulur:

* İdrar ve dışkı yollarından idrar, meni, mezi, kan gibi bir necasetin, herhangi bir sıvının veya maddenin çıkması.

* Arka taraftan yel çıkması.

* Ağız ve burundan, ön ile arkadan başka herhangi bir organdan sıvı halinde kan çıkması. Akıcı bir halde ağızdan çıkan kan, tükürükten fazla veya ona eşit ise, abdesti bozar, değilse, bozmaz. Bu

husus tükürüğün renginden anlaşılır. Diğer yerlerden çıkan kan ise, çıkış yerinden yanlarına taşarsa abdesti bozar. İğne ucu gibi çıkıp da yerinde kalan kan damlası abdeste engel olmaz. Ve bunun el veya parmak ile silinmesi de zarar vermez. Yaradan çıkan irin ve sarı sular da kan hükmündedir.

Vücuttaki kabarcıklardan çıkan saf su da kan hükmündedir. Bir görüşe göre böyle bir suyun çıkması abdesti bozmaz. Çiçek ve uyuz hastalıklarına tutulmuş olanlar bu görüşten istifade edebilirler. Şafiîlere göre, önden ve arkadan başka diğer herhangi bir yerden gelen kan, irin ve sarı su abdesti bozmaz.

* Ağız dolusu kusmak.

* Az veya çok bir müddet bayılmak, delirmek, sarhoş olmak.

* Rükûlu ve secdeli bir namazda iken mükellef bir insanın kasden veya yanılarak yanındakiler işitecek kadar kahkaha ile gülmesi, hem abdestini, hem de namazını bozar. Cenaze namazında rükû

ve secde olmadığından gülmek namazı bozmaz.

* Doğum yapmak. Çocuğun doğması ile kan görülmese bile abdest bozulur.

* Kadınla erkeğin birbiriyle fâhiş mübâşeretleri abdesti bozar. Fâhiş mübaşeret, erkekle kadının arada hiçbir örtü olmaksızın veya çok ince bir bez olduğu halde mahrem yerlerini birbirine dokundurmaları, temas ettirmeleridir. İmam Muhammed’e göre, bu durumda mezî gibi bir yaşlık çıkmadıkça abdest bozulmuş olmaz.

* Kadının tenasül organı içine veya dışına tıkanan bez veya pamuğun yaş olarak dışarıya çıkması veya çıkarılması abdesti bozar.

Çünkü bu durumda organın dış kısmına tıkanan pamuğun iç tarafı ıslanmış olur ki bu abdesti bozar. Pamuğun dışına ıslaklığın geçmesi şart değildir. Ancak bu organın iç kısmına tıkanan pamuğun dışarısına kadar yaşlık gelmedikçe, abdest bozulmaz.

* Yan üstü yatarak, bir şeye dayanarak uyumak.

* Namaz dışında secde halinde uyumak. Namazda iken secdede uyumak abdesti bozmaz.

* Özür sahibi bir kimsenin mazeret halinin sona ermesi. Özürlü bir kimsenin namaz vakti çıkınca mazeret hali sona ermiş, abdesti bozulmuş olur. Su bulamadığı için teyemmüm eden kimse suyu

bulunca, mest üzerine mesh yapan kimsenin mesh süresi dolunca, abdesti bozulmuş olur.

Uyku abdesti bozar mı?

Uyku abdesti bozmaz. Abdesti bozan husus, uyku esnasında insanın kendine hakim olamamasıdır. İşte bu hakimiyetsizlik durumunda yellenme gibi beşerî özelliklerin vuku bulması ihtimali nedeniyle, abdest bozulmuştur, hükmü verilir. Fıkıh kitaplarımızda bunun teferruatýna ait bilgiler

vardır. Mesela; bir at üzerinde uyuyarak giden bir insan, yokuş yukarı çıkarsa bozulur, inerse bozulmaz vs. gibi. Burada önemli olan, temel prensibi kavramaktır. O da, insanın kendine hakim olduğu ya da olmadığı pozisyondur.

Ayrıca; insan, yemek, uyumak gibi sair fıtrî ihtiyaçlarının hakkını vermektedir. Sıcak bir mekân, yumuşak bir döşek, gürültüye karşı tenbih… gibi birçok tedbirler ve hazırlıklar yaptıktan sonra insan uyur. Bunlar uyumanın hakkını vermek demektir. Yine günde 3 defa çeşit çeşit nimetlerle donatılmış sofralar hazırlamak ve hiç bir öğünü fevt etmemek, yemenin hakkını vermek demektir. İşte insan, uykuya, yemeye dikkat ettiği ölçüde Rabbin huzuruna çıkarken, onun hakkını vermesi gerekmez mi? Şüpheli abdestle huzura çıkmak farklıdır, Allah Resulünün tarif buyurduğu peygamberlere has abdest alıp, kalb ile konsantrasyonu tam yapıp huzura çıkmak her hâlde farklıdır. Bu açıdan insanın ibadet hayatına taalluk edenler meseleye azami derecede dikkat göstermesi gerekmektedir. Şüpheli şeyleri terk etmenin Allah Resûlü’nün buyruğu olduğu unutulmamalı.

f) Abdest nasıl alınır?

Abdest; farz, sünnet ve adabına uygun olarak şöyle alınır:

* Abdest suyunun elbiseye sıçramayacağı bir konum alınır. Mümkünse kıbleye dönülür.

* Niyet ve besmele ile abdeste başlanıp, önce eller bileklere kadar ve parmak araları da ovuşturularak üç defa yıkanır.

* Cild üzerindeki hamur, boya, sakız gibi maddeler temizlenir. Parmakta yüzük varsa oynatılır. Misvak veya diş fırçası ile, bunlar yoksa sağ elin parmakları ile dişler temizlenir. Bu arada bir hususa dikkat çekmek istiyoruz.

Abdestte esas olan suyun deriye ve tırnağa temasıdır. Bu temasa mani olan her şey abdeste manidir. Oje de suyun tırnak ile temasını engellediği için abdeste manidir.

Burada oje ile kına arasında ne fark vardır gibi bir sual akla gelebilir.

Kına yakma sonrasında yakılan uzuvda kalan şey, sadece renktir. Suyun deri veya tırnak ile temasına kına mani olmamaktadır. Hâlbuki oje hatta ruj bu kategoride mütalaa edilemez. Zira onlar deri veya tırnak üzerinde bir perde oluşturmakta ve suyun temasını engellemektedirler. Bu sebeple oje ve ruj abdeste manidir.

* Ağız sağ el avucuna alınan su ile üç defa çalkalanıp temizlenir.

* Üç defa da burna su çekilip sol elle burun temizlenir.

* Üç kere yüz yıkanır. Varsa sakalın içinden parmaklar geçirilerek suyun sakal diplerine ulaşması sağlanır.

* Dirseklerle birlikte sağ kol üç defa, sonra aynı şekilde sol kol üç defa yıkanır.

* Sağ el ıslatılarak avuç ve parmakların içiyle başın üstü bir defa meshedilir. Bu şekilde başın dörtte birini meshetmek yeterli ise de iki elle başın tamamının meshedilmesi sünnettir.

* Eller yine ıslatılarak baş parmakla kulağın dışı, şahadet parmağı veya serçe parmakla içi meshedildikten sonra her iki elin arkasıyla boyun meshedilir.

* Önce sağ sonra sol ayak, parmak uçlarından başlanarak topuk ve aşık kemikleri de dahil olmak üzere yıkanır. Parmak aralarının yıkanmasına özen gösterilir.

* Abdestten sonra kelime-i şehadeti okumak, bir miktar su içmek ve Kadir suresini okumak da abdestin adabındandır.

g) Özürlünün Abdesti

İslâm’da ibadet hayatı dahil her konuda kolaylığın sağlanması, zorluk ve sıkıntının önlenmesi temel bir ilkedir. Normal hallerde abdesti bozan şeyler konusunda özürlü kimseler için hususî hükümler getirilerek bu kimselerin ibadet etmesine ruhsat tanınmıştır.

Abdesti bozan ve kýsmen süreklilik taşıyan bedeni rahatsızlıklara özür, böyle kimselere de özürlü denir. Devamlı burun kanaması, idrarı tutamama, yaranın sürekli kanaması, hanımların akıntısı gibi… durumlar özürdür. En az bir namaz vakti süresince devam eden bedenî rahatsızlıklar

özür hali sayılır. Özürlü kişi her namaz vakti için ayrı bir abdest alır, aldığı bu abdestle o vakit içinde dilediği kadar namaz kılabilir. Namaz vakti çıktığında özürlü kimsenin abdesti bozulur, yeni namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir.

ð) Abdestin Çeşitleri

Üç çeşit abdest vardır:

1. Farz 2. Vâcib 3. Mendub

Farz Olan Abdestler:

Hangi namaz olursa olsun (Farz, nafile, cenaze namazı gibi) abdest almak farzdır. Abdestsiz namaz olmaz. Tilâvet secdesi ve Kur’an’a el sürmek için de, abdestli bulunmak şarttır.

Vâcib Olan Abdestler:

Kâ’be-i Mükerreme’yi tavâf için (abdestsiz olana) abdest almak vâcibdir. Kâ’be, abdestsiz olarak tavâf edilirse, tavaf geçerli olur fakat abdestin terkinden dolayı, tavâfın nev’ine göre kurban kesilmesi veya sadaka verilmesi gerekir.

Mendûb (Yapılması teşvik edilen) Abdestler:

Yukarıda saydığımız hususlar dışında abdest alınması teşvik edilen (mendûb/müstehab) pek çok hal vardır. Bunlardan bazılarını sıralayalım:

* Fıkıh, Hadîs ve Akâid gibi dinî kitabların elle tutulabilmesi için abdest alınması mendubdur. Bu kitabları okumak için abdest almak, dinî ilimlere hürmet içindir. Âlimlerimiz bu hususa çok dikkat etmişlerdir. Bu konuda misal çoktur. Bir-iki misal nakletmekle iktifa etmek istiyoruz: İmam-ı Hulvanî, “Biz ilimde bu pâyeye ve mertebeye ilme karşı duyduğumuz saygı ve hürmet ile nâil olduk. Çünkü ben abdestsiz olarak elime kâğıt dahi almadım.” demiştir.

İslâm Fıkhının dev imamlarından Serahsî, bir gece bağırsaklarından rahatsızlanmıştı. “İlmî çalışmama devam edebilmem için, o gece on yedi kere abdest aldım.” demiştir.

* Uyumadan önce abdest

* Uykudan kalktığında abdest almak..

* Devamlı abdestli bulunmak için abdest almak.

* Abdestli iken abdest üzerine abdest almak.

* Kazara yapılan gıybet, söylenilen yalandan, koğuculuktan, sövmek gibi günahlardan sonra abdest almak.

* Kahkaha ile güldükten sonra abdest almak.

* Öfkeyi gidermek için abdest almak. Bu hususta Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır: “Öfke şeytan’dandır. Şeytan da ateşten yaratıldı. Ateşi de ancak su söndürür. Dolayısıyla öfkelendiğinizde

hemen abdest alın.” (A. Hanbel, Müsned, 4/226)

* Ezbere Kur’an okumak için abdest almak. (Abdestsiz iken ezberden Kur’an okunabilir.)

* Hadîs okumak ve hadîs rivâyet etmek için abdest almak.

* İlimlerden birini okumak veya okutmak için abdest almak.

* Arafat’ta vakfede durmak ve Safâ ile Merve arasında sa’y etmek için abdest almak.

* Kadına dokunmak gibi mezhebler arası abdesti bozup bozmayacağı ihtilâflı mes’elelerden kurtulmak için abdest almak.

* Cenazeyi yıkamak ve tâkib etmek için abdestli olmak.

 h) Mesh nedir? Sargı ve Mest Üzerine Mesh

Mesh bir şeyin üzerini elle silmek demektir. Başın, ayaklara giyilen mestin veya sargının üzerine, elin ıslaklığı ile dokunmaya mesh denir.

İslâm’da mestler ya da mest şartlarına haiz çorap, ayakkabı, çizme gibi şeylerin üzerine mesh etmek caizdir. Allah Resulü’nün hayat-ı seniyyeleri içinde mestler üzerine mesh ettiği vâkidir. İslâm tarihinde itikadi mezheplerin teşekkülü döneminde bu mesele problem olduğundan dolayı, İmam Azam Hazretlerinin yazmış olduğu “Fıkh-ı Ekber” adlı kitapta, bunu iman edilmesi gerekli olan hususlar arasında saydığı bilinen gerçeklerdendir.

Mestte aranan birtakım şartlar da vardır bunlar;

1) Mestler, ayakları topuk kemikleriyle beraber örtecek şekilde olmalıdır.

2) Giyilen mest, bir fersah (yaklaşık 6 km) yürüyecek kadar dayanıklı olmalıdır.

3) Mestler bağcıksız olarak ayakta durabilmelidir.

4) Mest, deriye suyu geçirmemelidir.

5) Mestin topuktan aşağı kısmında, ayağın küçük parmağının üç misli büyüklüğünde yırtık olmamalıdır.

Abdest alırken mestin üzerine elin en az üç parmağı kadar yerin elin ıslaklığı ile bir defa meshedilmesi gerekir. Bunun için mestin abdestli olarak giyilmiş olması gerekir.

Mest üzerine meshin süresi 24 saat (bir gün), yolculuk durumunda ise 72 saattir (üç gündür). Bu müddetin başlangıcı, mestler giyildikten sonra ilk abdestin bozulma zamanından itibarendir. Örnek verilirse, bir kimse abdestini aldıktan sonra o taharet üzerine mestlerini giyse de, beş saat sonra ondan abdesti bozucu bir hal meydana gelse, bu beşinci saatten itibaren meshin müddeti yolcu olmayan için yirmi dört saat ve yolcu için yetmiş iki saat devam eder. Mestleri giyiş zamanına bakılmaz.

Üzerinde sargı bulunan bir organın abdest alırken su ile yıkanması sağlık açısından zararlı ise, bu sargı çözülmeyip üzerinin meshedilmesiyle yetinilir. Hatta mesh etmek de zararlı ise ondan da vazgeçilebilir. Sargının çoğunluğunu sadece bir defa meshetmek yeterlidir.


Konuya ilişkin Kahoot’a buradan ulaşabilirsiniz ;

Sevgini paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir