Allah (c.c.) ve Efendimiz (s.a.s.), maddî ve manevî temizliğe oldukça önem vermiştir. İlk nâzil olan âyet-i kerîme “oku” emrinden sonra ikinci sırada inen âyet-i kerîmelerde doğrudan elbise temizliği ile ilgili ayrı bir emir yer almıştır. Allah (c.c.) Peygamberimiz’e (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Ey örtüye bürünen! (İnziva arzu eden!) Ayağa kalk ve insanları uyar! Rabb’inin büyüklüğünü an! Elbiseni tertemiz tut,maddî manevî kirlerden arın, pis ve murdar olan her şeyden kaçın!” (Müddessir, 74/1-5).

       Meşhur müfessirlerimizden Elmalılı Hamdi Yazır, âyet-i kerîmede yer alan “siyab” (giysi) kelimesinin “nefis” veya “kalp” olarak da yorumlandığını, bu açıdan âyetin manasının “kendini veya kalbini günahtan, haksızlıktan temiz tut, yaptığın uyarıları kabule engel olacak kirli huylardan sakın, öğütlerinin kabul edilmesini sağlayacak olan güzel ahlâk ile ahlâklan” şeklinde manevî ve ahlâkî temizlik ile de tefsir edilebildiğini belirtmektedir.Fakat Elmalılı, âyet-i kerîmede, hakikî mânânın yani doğrudan elbise temizliği ya da dış temizlik manalarının kastedilmesine herhangi bir engel bulunmadığını belirtmektedir. Bu açıdan, dolaysız bir şekilde gerek bedenin ve gerekse de elbisenin maddî temizliğinin emredilmiş olması kuvvetle muhtemeldir. 342

      Bu durum, yani hem maddî pisliklerden, hem de Allah’a ortak koşmak,inkâr etmek, iki yüzlülük yapmak ve günah gibi manevî kirlerden temizlenmenin insânî, İslâmî ve ahlâkî bir görev olduğu açıktır. Her iki yöndeki yani hem maddî hem de manevî temizliğe ayrıca işaret eden şimdi mealini aktaracağımız âyet-i kerîmede ise Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz ki Allah çok tövbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.” (Bakara, 2/222) Peygamberimiz (s.a.s.) de bu gerçeği, “Allah temizdir, temizliği sever”343 sözü ile dile

getirmişlerdir.

        Allah’a kul olmanın, O’nun huzurunda durmanın ve O’nun sevgisini kazanmanın ilk şartı temizliktir. İslâm’ın temeli, dinin direği ve müminin miracı olan namaza girebilmenin dış şartı olarak da temizlik yine ilk plânda yer almaktadır. Boy abdesti almak ise tam bir temizliktir. Cenâb-ı Hak, bir âyet-i kerîmede; “Ey iman edenler! Namaza kalkmak istediğinizde yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın! Başlarınızı mesh edip topuklarınızla birlikte

ayaklarınızı da yıkayın! Cünüp iseniz tastamam yıkanın (boy abdesti alın)!” (Mâide, 5/6) buyurmaktadır. Bu âyet-i kerîme aynı zamanda abdesti farz kılan âyet-i kerîmedir. Dolayısı ile günlük beş vakit namaz öncesi abdest ile bizlere, günde beş defa elimizi, yüzümüzü, ağzımızı, burnumuzu, kulaklarımızı, boynumuzu ve ayaklarımızı temizlememiz emredilmiş olmaktadır.

        Müslüman’ın bedeni gibi, giyeceği elbisenin, ibadet yapacağı yerin ve yaşadığı çevrenin de temiz olması gerekmektedir. Allah (c.c.): “Ey Âdem’in evlâtları! Her namaz vaktinde mescide giderken, süsünüz olan elbisenizi giyinin.” (A’raf, 7/31) buyurmaktadır.

     Kur’ân ahlâkına sahip olan Peygamberimiz (s.a.s.), her konuda olduğu gibi temizlik konusunda da bizlere en güzel örnektir. O, hayatı boyunca temizliğe azamî dikkat göstermiş, camiye ve misafirliğe giderken, toplum huzuruna çıkarken temiz ve güzel elbise giyinmeye, güzel koku sürünmeye gayret etmiş, soğan ve sarımsak gibi başkalarını rahatsız edebilecek şeyleri yemekten kaçınmıştır. “Çevrenizi temiz tutunuz.”344 buyurarak bizlere çevre temizliğini de öğütlemiş, halkın kullandığı umumi yerlerin temiz tutulmasını istemiştir. Çevre temizliği ile ilgili bir hadis-i şerîfinde Efendimiz (s.a.s.): “Lânetlenmiş iki şeyden sakının” buyurduğunda ashab: “Ya Resûlallah o iki şey nedir?” diye sormuşlar, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de: “İnsanların gelip geçtiği yola ve gölgelendiği yere abdest bozmaktır.” buyurmuşlardır.345

      Maddî ve manevî her türlü temizliği önemsemeli, çevremizi de temiz tutmalıyız. Efendimiz (s.a.s.) temizliğin imanın yarısı olduğunu bildirmiş,346 hiç olmazsa haftada bir defa beden temizliğini ise farz kılmıştır.

        Yine Allah Resûlü (s.a.s.) kendisi temizliğe azami dikkat etmiş, ister gece isterse gündüz olsun yatar ya da kalkarken mutlaka ağız-burun, diş temizliği yapmış ve abdest almıştır. Dişleri temizlemenin sadece ağız sağlığına değil ama aynı zamanda Allah’ın (c.c.) hoşnutluğuna sebep olduğunu ifade buyuran Efendimiz (s.a.s.) uykudan uyanan bir insanın ilk yapması gereken işin de ellerini yıkamak olduğunu özellikle belirtmiştir. Ayrıca, yıkadığı mübarek azalarını bir havlu ile kurulama konusunda da hassas davranmıştır.

      Temizlik, İslâm’ın oldukça önem verdiği dinî bir vecibe ve sağlıklı yaşamanın en temel şartlarından birisidir. Bu aynı zamanda insan olmanın gerektirdiği bir durumdur. Temizlik (taharet) hem maddî pislik ve kirlerden hem de hükmî kirlilik (hades) halinden temizlenmeyi kapsamaktadır. Temizliğin en yaygın ve tabii şekli ise su ile yapılan temizliktir. Fıkıh kitaplarımızda suyun temiz ve temizleyici olması konuları üzerinde önemle durulmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın insanı ve diğer canlıları sudan yarattığı temizlenme dâhil birçok hikmetten dolayı gökten temiz su indirdiği belirtilerek (Furkan, 25/48), suyun yeryüzündeki varlıkların hayatı açısından büyük önemine ve asli bir temizlik aracı olduğuna işaret edilmiştir.

Sevgini paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir