VEFA – AYET ve HADİSLER…

AYETLER

اِنَّ الَّذينَ يُبَايِعُونَكَ اِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللّهَ يَدُ اللّهِ فَوْقَ اَيْديهِمْ فَمَنْ نَكَثَ فَاِنَّمَا يَنْكُثُ عَلى نَفْسِه وَمَنْ اَوْفى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللّهَ فَسَيُؤْتيهِ اَجْرًا عَظيمًا

Fetih/10. Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.

وَاِبْرهيمَ الَّذى وَفّى

Necm/37.Ve ahdine vefa gösteren İbrahim’in( sahifelerinde bulunan şu gerçekler):

يَابَنى اِسْرَائلَ اذْكُرُوا نِعْمَتِىَ الَّتى اَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَاَوْفُوا بِعَهْدى اُوفِ بِعَهْدِكُمْ وَاِيَّاىَ فَارْهَبُونِ

Bakara/40. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim. Yalnızca benden korkun.

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا لَا تَخُونُوا اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا اَمَانَاتِكُمْ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ

Enfal/27. Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz.

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اَوْفُوا بِالْعُقُودِ

Maide/1. Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz…

HADİS…

* Ubadetu’bnu’s-Sâmit (radıyallahu anh) anlatıyor: Biz, bir seferinde Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’le aynı cemaatte beraber oturuyorduk ki: “Allah’a hiçbir şey ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina fazîhasını işlememek, Allah’ın haram ettiği cana meşrû bir sebep olmaksızın kıymamak şartları üzerine bana biat edin” buyurdu.    

Bir diğer rivayette “…Çocuklarınızı öldürmemek, halde ve istikbalde iftirada bulunmamak, meşru dairedeki emirlerde -ne bana ne de vazifelilere- isyan etmemek üzere biat edin. Kim vereceği bu sözlere sâdık kalır, ahdine vefa gösterirse karşılığını Allah’tan alacaktır. Kim de bu yasaklardan birini işleyecek olursa artık işi Allah’a kalmıştır, dilerse affeder, dilerse azab verir, cezalandırır” buyurdu. Biz de bu şartlarla biat ettik.” Nesâî, bir başka rivayette “…karşılığını Allah’tan alacaktır” ifadesinden sonra şu ziyadeyi kaydeder: “Kim bunlardan birini işler, sonra da dünyada cezalandırılırsa, çektiği bu ceza onun için kefaret ve o günahtan temizlenme olur.

*   Ebu Saidi’l-Hudri (r.a.) anlatıyor: Resulullah (s.a.s.) buyurdular ki, “Bilesiniz, kıyamet günü ahdini tutmayan her vefasıza vefasızlığın derecesine uygun bir bayrak dikilecek böylece vefasızlığı teşhir edilecektir.”

* Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:    “Bahreyn’in sadaka malı geldimi sana şöyle şöyle (avuç avuç) vereceğim” dedi ve üç kere eliyle gösterdi.

Bahreyn’in malı gelmezden önce Aleyhissalâtu vesselâm vefat etti. Mal Hz. Ebu Bekr’e gelince, bir münadi ile halka şöyle ilanda bulundu:     “Kime Resülullah’ın bir vaadi veya bir borcu var idiyse bana gelsin!”    

Câbir der ki: “Ben hemen Hz. Ebu Bekr radıyallahu anhâ’ya gittim ve Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ın: “Bahreyn’in sadaka malı geldimi ben sana şöyle şöyle vereceğim” deyip üç kere iki eliyle işaret yaptığını söyledim. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekr bana derhal verdi.    

Câbir der ki: “Bundaıı sonra da Ebu Bekr’e rastladım ve yine istedim. Ama bu sefer vermedi. Sonra tekrar ona geldim, yine vermedi, sonra üçüncü sefer geldim yine vermedi. Ben de:      “Sana bir geldim vermedin, sonra bir daha geldim yine vermedin, bir kere daha geldim yine vermedin. Ya bana verirsin, ya da seni bana karşı cimri bileceğim” dedim. Bunun üzerine:     “Bana karşı cimri bileceğim mi dedin? Cimrilikten daha kötü hangi hastalık var?” dedi ve bunu üç kere tekrar etti ve devam etti:     “Ben seni reddettiğim her defasında (içimden) sana vermek istedim” dedi. (Bana bir avuç avuçlayıp verdi).  

*  Muhammed İbnu Ali anlatıyor: “Câbir İbnu Abdillah’ı dinledim. Diyordu ki:      “Hz. Ebu Bekr’e geldim. Ebu Bekr bana (birkaç avuç avuçlayıp verdikten sonra) “şunları bir say!” dedi. Ben de saydım. Hepsi beşüz taneydi. Hz. Ebu Bekr: “Bunun iki mislini al!” dedi.” 

*  İmrân İbnu Husayn radıyallahu anhümâ anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:     “Nezir iki çeşittir: Kimin nezri Allah’a taatla ilgiliyse bu nezir Allah içindir. Bunda vefa gerekir. Kimin nezri de Allah’a masiyetle ilgili ise işte bu nezir şeytan içindir, bunda vefa yoktur. Böyle bir nezirde bulunan kimse, nezri için, yeminde olduğu gibi keffarette bulunur.” 

Sevgini paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir