1.3 CÖMERTLİK – AMELLER NİYETLERE GÖREDİR

İstanbul, medeniyetlere başkentlik etmiş ve camiler, mescitler, saraylar, göz alıcı tarihî eserlerle dolu bir şehirdir. Bu şehir, hayır ve saltanat sahibi insanların katkıları ile maddî ve manevî gelişimini her dönemde sürdürmüştür. Osmanlı sultanları da İstanbul’un imarı için ellerinden geleni yapmışlardır.

Kanunî Sultan Süleyman da büyüklerinin daha önce yaptırdıkları camiler gibi bir camii inşa ettirmek istiyordu. Kendisi bugün Süleymaniye olarak bilinen camiyi yaptırmaya karar verdi ve mimar olarak da Mimar Sinan’ı görevlendirdi. Çok geçmeden camiin temeli atıldı.

Kanunî; cami yapılırken mimarları, ustaları, işçileri çalışmaları sırasında kimseden en küçük bir yardım almamaları konusunda uyardı. Çünkü böyle büyük bir eserin bütün masrafını kendisi karşılamayı düşünüyordu.

Nihayet camiin duvarları yükselmeye başladı. Yükselen bu duvarlar, camiin karşısında küçük bir kulübede oturan ve dünya adına bütün sermayesi bir inek olan yaşlı bir teyzenin yüreğini burkuyordu. Bu teyze içinden, “Hey gidi koca sultan, senin servetin çok! Allah rızası için büyük bir eser yaptırmak senin için çok kolay. Ama benim gibi bütün sermayesi bir tek inek olan bir ihtiyar böyle bir camiyi nasıl yaptırsın? Keşke benim de senin gibi servetim ve saltanatım olsaydı da ben de böyle hayratlar yaptırsaydım.” diye geçiriyordu.

Bir gün yaşlı teyze kendi kendine, “Benim servetim yok ama inşaata çalışan ustalara, işçilere de birer tas ayran götürmeme bir engel yok.” dedi.

Ardından da kısa zamanda güzel bir ayran hazırladı. Hazırladığı ayranı bir kaba koyarak caminin inşaatında çalışmaktan ve sıcaktan bunalmış işçilerin yanına götürüp onlara,

– Yorulmuşsunuzdur, sizlere birer tas soğuk ayran vereyim, dedi.

Bunu duyan ustabaşı,

– Teyze, gücenme ama senin ayranını kabul edemeyiz!

Çünkü sultan, inşaat sırasında yardım almamamız için sıkı sıkı tembihledi ve bizi bu konuda uyardı, dedi.

Bu sözleri duyan yaşlı teyze,

– Evlâdım, birer tas ayrandan ne olacak! Şu ayranı içiverin, dedi.

Ustabaşı da,

– Koca camiin yanında bir tas ayranın sözü mü olur? Sultan bize bu yüzden öfkelenmez. Hem de teyzemizin gönlünü hoşnut etmiş oluruz, dedi.

Ardından da “Bismillâh!” deyip ayranlarını içtiler. Yaşlı teyze de mutlu bir şekilde evinin yolunu tuttu.

Ertesi gün erkenden sultan sinirli bir şekilde inşaat alanına geldi ve ustabaşına,

– Buyruğumu ne çabuk unuttunuz! Size inşaatı yaparken başkasından en küçük bir yardım dahi almayın dememiş miydim? Şimdi bana olan biteni anlatın bakalım, dedi.

Ustabaşı da yaşlı teyzenin kendilerine birer tas ayran ikram ettiğini, onun bu ikramını geri çevirmek istemediklerini söyledi.

Bunun üzerine Kanunî,

– Demek gördüğüm rüyanın sebebi buymuş! Rüyamda, terazinin bir kefesine Süleymaniye Camii, diğer kefesine de bir tas ayranın konulup tartıldığını ve bir tas ayranın camiden daha ağır geldiğini gördüm. Yaptığımız işlerin karşılığını hepimiz niyetimize göre alıyoruz. Yaşlı teyzemiz ne kadar temiz kalpli, iyi niyetli bir Müslüman’mış, Allah ondan razı olsun, dedi.


Konuya ilişkin Kahoot’a buradan ulaşabilirsiniz ;

Sevgini paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir