7.2. Sahabe O‘nu Çok Severdi

Hazreti Enes, hicret hâdisesini naklettiği rivayetinin bir yerinde şöyle dedi:

– Peygamberimiz’i Medine’ye teşrif buyururken görmüştüm. Ömrümde o günden daha güzel, daha aydınlık bir gün görmedim. Peygamber’in öldüğü günü de gördüm. O günden de daha karanlık bir gün görmedim. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) vefat ettiği gün, Medine’de her şey âdeta karanlığa gömülmüştü. Allah Resûlü’nü defnederken henüz ellerimize bulaşan toprakları silkelemeden kalplerimizin değiştiğini fark etmeye başlamıştık.

Ebû Eyyûb el-Ensârî şöyle anlatmıştı:

“Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’ye geldiğinde evimin alt katına indi. Ben de üst katta oturuyordum. Akşam Resûlullah yatınca ‘Biz, Allah Resûlü’nün üstünde oturuyoruz, o ise alt katta. Kendisi ile vahiy arasına giriyoruz!’ diye düşündüm ve ertesi sabah,

– Ya Resûlullah! Anam babam sana feda olsun, benim üst katta, senin de bizim altımızdaki katta oturmanı uygun bulmuyorum. Bu gece ne ben ne de hanımım gözlerimizi yumduk, dedim.

Resûlullah,

– Niçin, ey Ebû Eyyûb, buyurdu.

O da,

– Senin altımızda olduğunu, uyuduğumuzda sağa sola dönerek üzerine toz düşürebileceğimizi, ayrıca seninle vahiy arasına girdiğimizi düşünerek uyuyamadık, dedim.

Ancak Allah Resûlü,

– Bizim için en uygunu, alt katta oturmamızdır. Çünkü yanımıza gelip giden çok oluyor, buyurdu. Başka bir gece de su testimiz kırıldı ve içindeki su yere döküldü. Su aşağıya akar da Resûlullah rahatsız olur endişesiyle ben ve hanımım, kadife yorganımızı aldık ve suyun üzerine bastırıp suyu yorgana emdirdik. Ondan başka da yorganımız yoktu.”

Enes bin Malik (radıyallahu anh) şöyle nakletmişti:

“Uhud Savaşı’nın vuku bulduğu gün, Medineliler, Resûlullah’ın öldürüldüğünü duyunca şehri terk etmek üzere harekete geçtiler ve ‘Peygamberimiz öldürülmüş!’ diye feryat etmeye başladılar. Medine’nin her tarafından çığlıklar yükseliyordu. O sırada, Ensâr’dan ihramlı bir kadın, durumu öğrenmek üzere yola çıktı ve altı kilometrelik yol koşarak savaş alanına vardı. Burada babasının, oğlunun, kocasının ve kardeşinin cesetleriyle karşılaştı, ama önce hangisinin cesediyle karşılaştığını bilmiyorum. Kadın savaş alanında öldürülenler arasında yürürken,

– Bu kim, diye soruyor, oradakiler,

– Baban, kardeşin, kocan, oğlun, diye cevap veriyorlardı.

O ise ısrarla,

– Resûlullah’a ne oldu, diye soruyordu.

Nihayet ‘İleride!’ dediler. Kadın, Resûlullah’ın yanına varınca Allah Resûlü’nün elbisesinin kenarından tuttu ve:

– Ey Allah’ın Resûlü! Anam babam sana feda olsun! Sen sağsın ya kim öldürülmüş olursa olsun, umurumda bile değil! Bütün musibetler bana artık hafif gelir, dedi.”

Bir gün bir sahabî, Peygamber Efendimiz’e gelerek:,

– Ya Resûlullah, kıyamet ne zaman kopacak, diye sordu.

Allah Resûlü de,

– O gün için ne hazırladın, dedi.

Adam,

– Benim Allah ve Resûlü’nün sevgisinden başka hiçbir sermayem yoktur, deyince Efendimiz,

– Öyleyse, sevdiklerinle beraber olacaksın, buyurdu.

Sahabe, Resûlullah’ın “Sen sevdiklerinle beraber olacaksın.” Sözüyle sevindiği kadar hiçbir şeyle sevinmemişti. Peygamberimiz’in bu sözü üzerine o sırada orada bulunan Hazreti Enes de,

– Ben de Resûlullah ile Ebû Bekir ve Ömer’i severim. Onları sevdiğim için âhirette kendileriyle birlikte olacağımı ümit ediyorum, dedi.


Konuya ilişkin Kahoot’a buradan ulaşabilirsiniz ;

Sevgini paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir