M. Fethullah Gülen Hocaefendi Peygamber Efendimiz’in kulluğunu şu ifadelerle anlatıyor:

     O’nun ibadetine bakan insan, sanki O, hayatında başka hiçbir iş yapmamış da hep ibadet etmiş zannederdi.

      Evet O, kulluğunda bu kadar derindi. Zaten, bütün güzelliklerde de O, öyle değil miydi? Hangi sahada, O’na kim yetişebilmişti ki? Hayır, hiçbir sahada, hiç kimsenin O’na ulaşması mümkün değildi.!

      O, namazında kulluğunu o denli derin temsil ediyordu ki neredeyse ürperip ağlamadığı namaz yok gibiydi. Sahabe, namaz kılarken O’nun sinesinin değirmen taşının ses çıkardığı gibi ses çıkardığını söylemektedir. İçinde dönen boyunduruklar ve kulluğun o ağır mükellefiyetleri O’nu kaynayan bir kazana çeviriyordu. Elbetteki bu hâl, O’nun en yüksek seviyede, kulluğunu ifa edebilme gayretinden ileri geliyordu.

      O, ömrünü kullukla geçirmişti. Namaz, O’nun en sevdiği gözdesiydi. Gece gündüz namaz kıldı ve hep öyle yaşadı. Nasıl yaşanırsa öyle ölüneceğini zaten O söylememiş miydi? Ve her fâni gibi O da ölecekti. Ama o, namaz demiş yaşamıştı ve namaz deyip hayata veda edecekti…

    Son günleriydi. Gözlerini açacak dermanı dahi kalmamıştı. Başından aşağıya bir kova soğuk su dökülünce gözlerini açıyor, şayet bir tek kelime söyleyecek kadar dermanı varsa, “Cemaat namazı kıldı mı?” diye soruyordu. Ancak bu kadarcık dahi, enerji sarfı, efor, O’nun

dermanını tüketiyor ve yine bayılıyordu. Dökülen soğuk suyla kendine gelince sorduğu soru yine aynı soruydu “Cemaat namazı kıldı mı?”

      Hayır, cemaati saatlerden beri O’nu bekliyordu. Gözler hep kapısındaydı. Ne zaman perde aralanacak ve mescide yine güneş doğacaktı.. işte bunu gözlüyorlardı. Çoğu, O Güneşin batmak üzere olduğunun farkındaydılar; ancak buna bir türlü inanmak istemiyorlardı.Bu arada, Allah Resûlü, artık namaz kıldıracak takatinin olmadığını anlayınca “Ebû Bekir’e söyleyin namazı kıldırsın.” buyurdu. Biraz kendinde iyileşme hissedincede mescide doğru yürüdü. Bir kolundan amcası Abbas (radıyallâhu anh), diğerinden de amcasının oğlu ve aynı zamanda damadı Hz. Ali (radıyallâhu anh) tutmuş, ayakları sürünerek mescide götürülmüştü. Her hâlinden ve her hâllerinde namazın ihtişamı, namazın değeri, namazın büyüleyiciliği dökülüyordu… Kendisinden sonra imam olacak zatın arkasına durdu ve namazını oturarak kıldı.O, bu şekilde mescide sadece iki defa gelebildi. Birinde namazı Allah Resûlü kıldırdı, Hz. Ebû Bekir (radıyallâhuanh) de arkadakilere onun sesini duyurdu.Diğerinde ise namazını Hz. Ebû Bekir’in (radıyallâhu anh) arkasında kıldı. Cemaatine kendisinden sonra gelecek imamı âdeta iş’âr buyurdu.

      Bir kere daha, evet O, namazla ve cemaatle bu derece bütünleşmişti. Son ânına kadar da cemaati terk etmemişti.. hatta, ayaklarını sürüye sürüye mescide gelmiş ve namazını cemaatle kılmıştır…

      O’nun kıldığı namazı, Hz. Âişe Validemiz (radıyallâhu anhâ) anlatırken: “Öyle kıyamda dururdu ki, sorma gitsin. Öyle rükûa varırdı ki, sorma gitsin ve öyle secde ederdi ki, sorma gitsin!” der ve Allah Resûlü’nün kıldığı namazın güzelliğini bu ifadelerle anlatmaya çalışırdı.

       O’nun ibadeti, bir bütünlük arz ediyordu. Namazı en Efendimiz’in Ahlâk-ı ve Kulluğu

mükemmel şekliyle eda ederken, başka bir ibadet çeşidi olan meselâ orucu da ihmal etmiyordu. Haftanın bir iki gününü mutlaka oruçlu geçiriyor; hatta bazen o kadar uzun süre oruç tutuyordu ki, sanki hiç iftar etmiyor zannedilirdi.Bazen da işi fıtrî seyrinde bırakır ve herkes gibi iftar ederdi. Ancak oruçlu olduğu günler, diğerlerine kıyasla daha çoktu.

    Bilhassa, Ramazan ayının son günlerinde Allah Resûlü,paçaları sıvar ve bütün gününü ibadetle geçirirdi. Sanki bu günlerde O’nun sırtı hiç yere değmezdi.

      Bu bölümü özetleyecek olursak o bir beşerdi, ama kulluğuyla insanlığın en âlâsını yaşayıp, miraçla şereflendirilip, “Abdühü ve Resûlühü” tacıyla taçlandırıldı. Ve O, ümmeti için dünyada kullanmayıp da “en zor gün”e sakladığı şefaat hakkıyla bizim için “her şey” olmayı ne kadar da hak ediyor.


Konuya ilişkin Kahoot’a buradan ulaşabilirsiniz ;

Sevgini paylaş

2 Comments

  1. O’nun ibadeti, bir bütünlük arz ediyordu. Namazı en Efendimiz ̦ in Ahlâk ı ve Kullu ğ u

    metinin bu cumlesinde hata var.

    • Merhabalar yorumunuz için teşekkür ederiz gerekli yazı güncellendi.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir