4.4 KADERE İMAN – AZRÂİL’İN BAKIŞI

Hazreti Süleyman’ın sarayına kuşluk vakti saf bir adam telaşla girer. Nöbetçilere, hayatî bir mesele için Hazreti Süleyman ile görüşeceğini söyler ve hemen huzura alınır. Hazreti Süleyman Aleyhisselâm benzi sararmış, korkudan titreyen adama sorar:

– Hayrola ne var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana…

Adam telaş içinde cevap verir:

– Bu sabah karşıma Azrâil çıktı. Bana hışımla baktı ve hemen uzaklaştı. Anladım ki, benim canımı almaya kararlı.

– Peki, ne yapmamı istiyorsun?

Adam yalvarır:

– Ey canlar koruyucusu, mazlumlar sığınağı Süleyman! Sen her şeye muktedirsin. Kurt, kuş, dağ, taş senin emrinde. Rüzgârına emret de beni buradan ta Hindistan’a iletsin. O zaman Azrâil belki beni bulamaz. Böylece canımı kurtarmış olurum. Medet senden!

Hazreti Süleyman adamın hâline acır. Rüzgârı çağırır ve:

– Bu adamı hemen al. Hindistan’a bırak, emrini verir. Rüzgâr bu… Bir eser, bir kükrer. Adamı alır ve bir anda Hindistan’da uzak bir adaya götürür.

Öğleye doğru Hazreti Süleyman, divanı toplayarak gelenlerle görüşmeye başlar. Bir de ne görsün, Azrâil de topluluğun içine karışmış, divanda oturmaktadır. Hemen yanına çağırır:

– Ey Azrâil! Bugün kuşluk vakti o adama neden hışımla baktın? Neden o zavallıyı korkuttun, der.

Azrâil Aleyhisselâm cevap verir:

– Ey dünyanın ulu sultanı! Ben, o adama öfkeyle, hışımla bakmadım. Hayretle baktım. O yanlış anladı. Vehme kapıldı. Onu, burada görünce şaşırdım. Çünkü Allah bana emretmişti ki: “Haydi git, bu akşam o adamın canını Hindistan’da al!” Ben de bu adamın yüz kanadı olsa, bu akşam Hindistan da olamaz. Bu nasıl iştir, diye hayretlere düştüm. İşte ona bakışımın sebebi bu idi.


Konuya ilişkin Kahoot’a buradan ulaşabilirsiniz ;

Sevgini paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir