4.1 ADAB-I MUAŞERET BİR RÜYA, DÖRT ESAS

Bir peygamber bir gece şöyle bir rüya gördü.

Rüyasında kendisine denildi ki; Sabahleyin çıkan ilk şeyi ye; ikincişeyi sakla; üçüncü şeyi kabul et;  dördüncü şeyi kırmayıp üzme ve beşinci şeyden de kaç, uzak dur.

Sabah olunca karşısına çıkan ilk şey yüksek bir dağ olunca önce biraz tereddüt ederek ne yapacağını şaşırdı. İçinden “Nasıl olur? Rabbim bunu yememi emretti” dedi. Fakat daha sonra “Allah bana yapamayacağım şeyi emretmez” diyerek yemek kasdıyla dağa doğru yürümeye başladı. Fakat dağa yaklaştığında küçüldüğünü, iyice yanına varınca da baldan tatlı bir lokma hâline geldiğini görerek onu yiyiverdi ve arkasından da Allah’a hamdetti.

Bir süre yürüdükten sonra karşısına bir altın tas çıktı. “Bana bunu saklamam emredilmişti.” diyerek altın tası yerde kazdığı yere gömdü. Fakat biraz ilerledikten sonra dönüp arkasına baktığında altın tasın yine meydana çıktığını gördü. Bunun üzerine geri dönüp onu yeniden gömdü. Aynı şeyi iki veya üç defa yapmak zorunda kaldığı halde biraz yürüdükten sonra geri dönüp bakınca altın tasın yine meydana çıktığını gördü. Fakat “Ben Rabbimin emrini yerine getirdim.” Diyerek artık geri dönmedi.

Biraz daha yürüyünce bir kuşla karşılaştı. Kuşu bir doğan kovalıyor ve yakalamaya çalışıyordu. Bu yüzden kuş kendisine, “Ey Allah’ın peygamberi beni kurtar!” dedi. O da kuşun dileğini kabul ederek onu yerine koyup sakladı. Fakat az sonra doğan karşısına dikilerek, “Ey Allah’ın peygamberi, karnım acıkmıştı, onun için sabahtan beri bu kuşu kovalıyordum ve az önce onu yakalamak üzereydim. Beni rızkımdan ümitsiz bırakma.” dedi.

Doğanın bu sözleri karşısında peygamber ne yapacağını şaşırdı. İçinden “Karşılaştığım üçüncü şeyi kabul etmem emredilmişti, ettim. Karşılaşacağım dördüncü şeyi de hayal kırıklığına uğratmamam emredildi. Karşıma çıkan dördüncü şey bu doğan olduğuna göre şimdi ne yapayım?” diye içinden geçirdi. Bir süre düşündükten sonra bıçağı eline alıp kendi budundan bir parça keserek doğana doğru attı. Doğan da kendisine atılan eti kaparak uçup gitti. Arkasından yeninde sakladığı kuşu da salıverdi.

Yoluna bir süre daha devam edince karşısına beşinci olarak bir leş çıktı. Peygamber almış olduğu emir uyarınca bu leşten hızla uzaklaştı:

Gece olunca, “Ya Rabbi, bana emrettiklerini yaptım. Şimdi bana bunların mahiyetlerini açıkla.” diye dua ederek uykuya daldı. Bunun üzerine rüyasında kendisine şöyle dendi:

– İlk karşına çıkıp da yediğin şey, öfkedir. O işin başında dağ gibidir, fakat sabrederek baskı altına alınca baldan tatlı olur.

İkinci karşılaştığın şey, iyi ameldir. Onu ne kadar saklarsan sakla, yine açığa çıkar.

Üçüncü karşılaştığın şeyin manası şudur: Sana emanet edilen şeye hıyanet etmemelisin.

Dördüncü olarak karşılaştığın şey, sana biri senden bir şey isteyince onun dileğini yerine getirmeye çalışman gerektiğini, bu yolda gerekirse muhtaç olduğun bir şeyi bile feda etmen icap ettiğini hatırlatmak içindi.

Beşinci olarak karşılaştığın şey, gıybettir. Başkaları hakkında gıybet edenlerden uzak dur.”

Evet, mümin hilim sahibi olup öfkeye kapılmamalı, hep hayırlı ameller peşinde koşmaya çalışıp edep yörüngeli bir hayat yaşamalıdır


Konuya ilişkin Kahoot’a buradan ulaşabilirsiniz ;

Sevgini paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir