3.4 Kadere İman Ediyorum

Allah Teâlâ’nın, ilk noktadan ebedîyete (sonsuza) kadar yaratacağı varlıkların hepsinin zamanını, yerini, miktarını, tüm özellikleriyle en küçük ayrıntısına kadar önceden bir plân ve program yaparak belirlemesine kader denir.

“Bilinmeyen nice hazineler ve görünmeyen gayb âleminin anahtarları O’nun   yanındadır.   Onları   Kendisinden   başkası   bilemez.   Karada   ve denizde ne varsa hepsini O bilir. O’nun haberi olmadan bir tek yaprak bile düşmez. Yerin karanlıkları içinde, O’nun bilmediği tek bir tane yoktur. Yaş ve kuru ne varsa hepsi Kitab-ı Mübin’dedir.” (En’am sûresi, 59. âyet).

Allah Teâlâ’nın, Kâdir ismiyle yapmış olduğu plân ve programında belirlediği şeyleri zamanı gelince yaratmasına, yani gerçekleştirmesine kaza denir.

“Biz, her şeyi bir kader üzerine önceden yapılmış belli bir plân ve programa göre yarattık.” (Kamer sûresi, 49. âyet)

Hiçbir olay, kaderin dışında kalmaz ve kaderde hiçbir şekilde sonradan değişme olmaz.

Kader, Allah’ın Her Şeyi Bilmesinin Gereğidir

Bilim adamları, Güneş ve Ay’ın tutulma zamanını önceden gözlemler yaparak öğreniyor ve bir kenara yazıyor. Oysa Ay ve Güneş tutulması, bilim adamları yazdı diye olmuyor. İleride meydana gelecek tutulma olayının birtakım bilgi ve tekniklerle belirlenmesi, onların hareketlerini hiçbir şekilde etkilemez. Allah, ilmiyle bütün varlıkların ne yapacağını bildiği için onların kaderini yazmıştır. Bu durum, bizim üzerimizde baskı oluşturmaz ve sorumluluğumuzu ortadan kaldırmaz. Önceden kaderimizi belirleyip yazması, sadece O’nun her şeyi kuşatan ve bilen ilminin sonucudur.

Kader, Sorumluluğumuzu Kaldırmaz

Allah Teâlâ, insanın kaderini belirleyip yazarken, onun dünya hayatında kendi aklını ve hür iradesini kullanarak, her konuda iyi veya kötü, doğru veya yanlıştan hangisini tercih edip (seçip) yapacaksa önceden onu bilir. İnsanın seçtiğini, o kişinin kaderi olarak yazar.

Bir insan iyilik yaparsa, Allah’a itaat ederse bu seçiminin ve davranışının mükâfatı olarak ona sevap verilir. Eğer insan, kötü ve günah olan bir işi yaparsa, söz konusu kişi günah kazanmış ve cezayı hak etmiş olur. Elbette ki tevbe ile günahlarımızın affedilip silinme imkânı her zaman vardır. Günah işlemiş olmak mutlaka ceza çekmeyi gerektirmez. Fakat kul olarak bize düşen hata yapmamaya, günah işlememeye çalışmaktır.

Küllî İrade ve Cüz’î İrade

Allah’ın iradesine küllî irade denir. Küllî irade, her dilediğini yapma, yaratma gücüne sahip, sınırsız irade anlamına gelir.

İnsanın iradesine cüz’î irade denir. Cüz’i irade, insanın doğruyu ve yanlışı ayırt etmesi yeteneğidir. Cüz’i irade sınırlıdır.

Allah, İnsana Akıl Vermiş

Cenâb-ı Hak insanı, hayvanlardan üstün kılmıştır. İnsana, iyiyi-kötüyü anlayacak akıl vermiş, ayrıca ona iyi veya kötü olandan birini seçip tercih etme yetkisi tanımış ki insanın bu özelliğine cüz’î irade diyoruz.

Allah, insanın kaderini; hayvanların, bitkilerin kaderi gibi yazmamıştır. İnsana “Sana verdiğim akıl ve irade ile iyi veya kötüden, doğru veya yanlıştan hangisini seçersen onu yazacağım, kötülüklerinden seni sorumlu tutacağım. İyi veya kötü yaptığın her şeyin karşılığını göreceksin.” demiştir. Bizi, yani insanları bu şekilde imtihandan geçirmek istemiştir. Ancak ergenlik çağına kadar da dinî eğitim-öğretim için insana zaman ve fırsat tanımakta ve bu dönemde işlediği günahlardan onu sorumlu tutmamaktadır.

Seçimi İnsan Yapar, Allah Seçileni Yaratır

İnsanın seçim yapması demek, iyilik ve kötülük için sebep oluşturmak, ortam hazırlamak anlamına gelir.

Yaptığımız her iş, iyi veya kötü sonuçlar doğurur. Sonuçlar iyi de olsa kötü de olsa Allah tarafından yaratılır. Allah’ın kötü sonucu yaratması kötü değil, insanın iradesini kötü sonuçları doğuracak şekilde kullanması kötüdür.

Demek ki başımıza gelen iyi ve kötü her olayın mutlaka sebepleri vardır. Bu sebepleri ya kendimiz veya ana-baba, arkadaş, toplum gibi başka ortaklarla oluştururuz.

Eğer başımıza gelen belâların sebeplerini doğru olarak tespit edemezsek sorumluluğu kadere, yani Allah’a yükleriz. Bu kötülüğü niye yazdı, biz ona ne yaptık ki, diye anlamsız sözler söyleriz. Kendi ihmalimizden veya başka bir sebepten başımıza gelen bir sıkıntıdan dolayı kadere isyan etmek sıkıntımızı gidermez. Aksine sıkıntımız bir iken ikiye çıkar. İmanımız, Allah’a güvenimiz yara alır. Şunu iyi bilmeliyiz ki Allah, hiçbir zaman bizim kötülüğümüzü istemez.

Allah Teâlâ, seçimimizle oluşturduğumuz sebeplerle onların sonucunu aynı anda, bir arada görür. Sebebiyle, sonucuyla her şeyi önceden görerek, bilerek kaderimizi dünyaya gelmeden yazar. Görüp bilmesinde yanılma, gaflet, gözden kaçma söz konusu olmadığı için kaderde yazdıkları aynıyla hayatımızda gerçekleşir.

​​Allah, Bütün Olayları Sebep ve Sonuçlarıyla Ezelden Bilmektedir

Bir insanın, kiminle evleneceğini, kaç çocuğu olacağını, mutlu mu, mutsuz mu olacağını yüzde yüz bilebilmesi için bütün bunların ortaya çıkmasını beklemesi gerekir.

Allah ise bu olayı sebebiyle-sonucuyla önceden ta ezelden bilmektedir. Herkesi, her şeyi, her olayı da bu şekilde zamana, beklemeye ihtiyacı olmadan, bizim avucumuzun içini gördüğümüz gibi sebebiyle, sonucuyla bir arada görmekte ve bilmektedir. Yani Allah Teâlâ’ya göre geçmiş zaman, gelecek zaman diye bir şey yoktur.

Allah, geçmişi, geleceği ve şimdiki zamanı aynı anda görür, bilir ve her şeyi kader olarak yazar. Ahirette eğer itirazımız söz konusu olursa, bize “Sen şu sebeplerle bu kötü sonucu hazırladın. Ben sadece yazdım. Seçmek sana, yazmak, yaratmak bana ait, sorumluluk da senin.” der.

Kader İle İlgili Bazı Âyetler
Kader konusu Kur’ân-ı Kerîm’de yer aldığı için Kader’e iman etmek farzdır. Kaderi inkâr eden dinden çıkar. Kader ile ilgili Kur’ân-ı Kerîm’deki bazı âyetler şöyledir:
  • “(Üzülmenize veya sevinmenize sebep olacak şekilde) gerek yeryüzünde, gerek kendi nefislerinizde, size ulaşan hiçbir şey yoktur ki Bizim onu yaratmamızdan önce bir kitapta yazılı olmasın. Bu, Allah’a göre elbette pek kolaydır.” (Hadîd sûresi, 22. âyet)
  • “(Ey Resulüm!) De ki: “Allah bizim hakkımızda ne takdir etmiş, ne yazmışsa başımıza ancak o gelir. Mevlâmız, sahibimiz O’dur. Onun için müminler yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.” (Tevbe sûresi, 51. âyet)


Konuya ilişkin Kahoot’a buradan ulaşabilirsiniz ;

Sevgini paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir