1.4 MELEKLERE İMAN – ALLAH MELEKLERİ NURDAN YARATMIŞTIR

Dinimizin bize bildirdiğine göre Allah Teâlâ melekleri nurdan yaratmıştır. Onlar, yemez, içmez, evlenmez, doğmaz, doğurmazlar. Erkeklik ve dişilik durumları, yani cinsiyetleri yoktur. Melekler için, uyuma, yorulma, hastalanma gibi hâller söz konusu değildir. Değişik şekillere girebilirler. Yüce Allah’ın emirlerine asla isyan etmezler. Görevlerini emredildikleri şekilde aynen yaparlar.

Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadis-i şeriflerde meleklerle ilgili geniş bilgi verilmiştir. Bir âyet-i kerimede onların sayılarını ancak Cenâb-ı Hakk’ın bildiği beyan edilmiştir. Melekler, gözle görülmezler. Onlara, görmeden iman etmemiz istenmiştir. Bu, bizim için Cenâb-ı Allah’a inancımızın ve güvenimizin imtihanıdır. Nitekim bize hayat bahşedilmiş olması da bu imtihan sırrı sebebiyledir.

Yüce Rabb’imiz, Kur’ân-ı Kerîm’de, “Hanginizin daha güzel iş ortaya koyacağını denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O üstün kudret sahibidir, affı ve mağfireti boldur.” (Mülk Sûresi, 2. âyet) buyurmuştur. Mü’minler, meleklerin varlığına iman etmekle mesuldürler. Onların varlığı, bütün peygamberler ve onlara verilen kitaplar tarafından bildirilmiştir. Bu durumda meleklerin varlığını inkâr etmek, bütün peygamberleri ve kitapları inkâr etmek sayılacağından onları inkâr asla caiz olmaz. İyi bir mü’min, Kur’ân’da haber verilen her şeye iman ederek bu imtihanı kazanır. İnanmanın bize getireceği hiçbir külfet, zorluk yoktur.

Meleklere iman etmekle birlikte cin ve şeytanın varlığına iman etmemiz de şarttır. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de Cenâb-ı Hakk cinleri ve şeytanı da zikretmektedir.

Allah Teâlâ Melekleri Niçin Yaratmıştır?

Meleklerin yaratılışındaki hikmeti tamamıyla ancak Yüce Allah bilir. Biz şunu söyleyebiliriz: Yüce Allah, kudret ve hikmetine son olmayan bir Yaratıcıdır. Kendi varlığını bilsinler ve kendine ibadet etsinler diye insanları ve cinleri yarattığı gibi melekleri de yaratmıştır. Bunlara da birtakım görevler yüklemiştir.

Allah Teâlâ her şeyi sebeplere bağlı olarak yaratmaktadır. Mesela yağmuru yaratan Allah’tır. Fakat yağmurun yağmasına bulutları sebep yapıyor ve görünüşte yağmuru bulut yağdırıyormuş gibi oluyor. Bütün meyveleri, sebzeleri, bitkileri Allah yaratıyor. Toprağı ise bunların yaratılmasına sebep yapmış. İşte nasıl ki toprak, bizimle bitkiler arasında Cenâb-ı Hakk’ın yaratmasına bir sebep, perde oluyorsa; aynı şekilde melekler de Cenâb-ı Allah ile toprak arasında bir perdedir. Yüce Mevlâ’nın icraatlarına birer sebep olarak yaratılmışlardır. Melekler, Cenâb-ı Hakk’ın ortağı ve yardımcısı değillerdir. O’nun, meleklere asla ihtiyacı yoktur. Sadece hikmeti ve iradesi melekleri yaratmayı uygun görmüştür.

Kâinatta meydana gelen en basit olaydan en büyük olaya kadar her olay ve her şeyle ilgili görevli melekler bulunmaktadır. Allah Teâlâ’nın; yağmurun yağdırılması, rüzgârların esmesi, havanın soğuk ya da sıcak olması, peygamberlere vahiylerin bildirilmesi gibi vazifelerle ile ilgili yaratmış olduğu melekler vardır. Görevleri sadece Cenâb-ı Allah’a ibadet etmek olan melekler de vardır. İnsanları, hayvanları başlarına gelecek kötülüklerden Allah’ın bileceği şekilde koruyan melekler vardır. Bunların yanında sayısını ve görevlerini yalnızca Cenâb-ı Allah’ın bildiği yüzlerce, binlerce, belki de milyonlarca farklı işlerle ilgili melekler vardır.

Melekleri Niçin Göremiyoruz?

Kur’ân-ı Kerîm’de mü’minlerin sıfatları anlatılırken şöyle buyrulmaktadır: “…Onlar gayba (dinin haber verdiği, var olup da görünmeyen âlemlere, varlıklara) inanırlar.” (Bakara Sûresi, 3. âyet)

Yukarıdaki âyet mealinden de anlaşıldığı gibi dinimizin haber verdiği fakat görünmeyen varlıklara iman etmek, inanmak çok önemli görülmüştür. Çünkü gayba iman etmek, Allah’a iman etmenin de önemli bir göstergesidir. Nitekim insan bu konuda imtihan vermektedir. Nasıl namaz kılmak, oruç tutmak, dürüst olmak gibi ibadet ve davranışlar, bu imtihanının bir parçası ise meleklere ve diğer görünmeyen varlıklara iman etmek de bu imtihanın diğer bir parçasıdır.

Bizim görme yeteneğimiz, melekleri görebilecek şekilde yaratılmamıştır. Ancak Cenâb-ı Hakk; peygamberlerine, melekleri görme yeteneği verdiğinden onlardan bazıları melekleri hakikî şekilleri ile görebilmişlerdir. Melekleri göremememiz ve duyu organlarımızla hissedemeyişimiz, onların var olmadığını göstermez. Duyu organlarımızın, dünyada dahi hissedemediği pek çok şey vardır. Kulağımız, işitme sınırının altındaki ve üstündeki sesleri işitmez. Bugün varlığı âletlerle tespit edilen ışık dalgalarını, röntgen ve ultraviyole ışınlarını gözümüzle göremiyoruz. Demek ki bir şeyi gözle görememek, o şeyin yok olduğuna delil olamaz.

Melekler ve Görevleri

Cebrâil (Cibril) Aleyhisselâm: Yüce Allah’ın kitaplarını peygamberlere getirip tebliğ etmekle görevlidir. Vahiy meleğidir.

Mikâil Aleyhisselâm: Yeryüzündeki rüzgâr, yağmur ve benzeri tabiat olaylarının meydana gelmesi için görevlendirilmiştir.

Azrâil Aleyhisselâm: İnsanların ölme (ecel) vakitleri gelince ruhlarını almakla görevlidir.

İsrâfil Aleyhisselâm: Kıyametin kopması ve öldükten sonra bütün insanların tekrar dirilmesi için Sûr’a üflemekle görevlidir.

Sorgu melekleri: Ölen kimseye kabirde soru sormakla görevlidirler.

Hafaza melekleri: Bunlardan her insanın yanında iki melek bulunur. Bu meleklerden biri insanın yapmış olduğu güzel işleri, diğeri insanın yapmış olduğu kötü işleri yazar. Bunlara Kirâmen Kâtibîn de denir. Bu şekilde insanın amel defterini meydana getirirler.

İyi-kötü, küçük-büyük yapmış olduğumuz her işin melekler tarafından yazılıp kaydedildiği hem Kur’ân-ı Kerîm’de hem de hadis-i şeriflerde bildirilmiştir.

Allah’ın her emrini yerine getiren, nurdan yaratılmış melekleri ne kadar tanıyoruz? Buyrun yarışmaya :

Sevgini paylaş

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir